Kuşkusuz ki Jack Trout ve Al Ries haklı; pazarlama bir savaştır ve buradaki düşman rakipler, fethedilecek yer ise müşterilerdir.
Tarihin en uzun soluklu bu savaşında her geçen gün yeni stratejiler boy göstermekte ve bu savaş tam bir akıl oyunlarına dönüşmekte.
Akıl, gerçekten de günümüz pazarlama anlayışının en önemli unsuru. Müşteriyi fethedebilmek, rakibini alt edebilmek için markanın en önemli mühimmatı. Savaş meydanları ise büyüdükçe büyümekte. Tüketicinin bir alana girmesi ile markaların kılıçlarını kuşanıp o alanı savaş meydanına çevirmesi arasında çok kısa bir süre geçiyor. İşte, son yılların bu savaş meydanlarının en büyüklerinden biri de Twitter.
Birçoğumuz için hayatımızın bir parçası haline gelen Twitter'da en özellerimizi paylaşabiliyor, bilgi alma ihtiyacımızı buradan karşılarken mutluluğumuza ve öfkemize bile burada dem vuruyoruz. Bizi tek tek tanımaya çok ihtiyacı olan markalar için de muhteşem bir mecraya dönüşüyor haliyle.
Markaların işlerini kolaylaştıran #hashtag var bir de. Birbirine benzer kişileri burada topluca bulabiliyorlar. Ortak ilgili alanına sahip kişileri bir araya toplamak için kendileri de sıkı sıkıya #hashtag'e sarılmaya başladı artık. Görsel medyada da, basılı medya da yer alsalar, reklamının dibine yerleştiriyorlar #mesajlarını...