Bu Blogda Ara

26 Mayıs 2013 Pazar

Hashtag Altında #Marka Savaşları

Kuşkusuz ki Jack Trout ve Al Ries haklı; pazarlama bir savaştır ve buradaki düşman rakipler, fethedilecek yer ise müşterilerdir. 

Tarihin en uzun soluklu bu savaşında her geçen gün yeni stratejiler boy göstermekte ve bu savaş tam bir akıl oyunlarına dönüşmekte.

Akıl, gerçekten de günümüz pazarlama anlayışının en önemli unsuru. Müşteriyi fethedebilmek, rakibini alt edebilmek için markanın en önemli mühimmatı. Savaş meydanları ise büyüdükçe büyümekte. Tüketicinin bir alana girmesi ile markaların kılıçlarını kuşanıp o alanı savaş meydanına çevirmesi  arasında çok kısa bir süre geçiyor. İşte, son yılların bu savaş meydanlarının en büyüklerinden biri de Twitter.

Birçoğumuz için hayatımızın bir parçası haline gelen Twitter'da en özellerimizi paylaşabiliyor, bilgi alma ihtiyacımızı buradan karşılarken mutluluğumuza ve öfkemize bile burada dem vuruyoruz. Bizi tek tek tanımaya çok ihtiyacı olan markalar için de muhteşem bir mecraya dönüşüyor haliyle.

Markaların işlerini kolaylaştıran #hashtag var bir de. Birbirine benzer kişileri burada topluca bulabiliyorlar. Ortak ilgili alanına sahip kişileri bir araya toplamak için kendileri de sıkı sıkıya #hashtag'e sarılmaya başladı artık. Görsel medyada da, basılı medya da yer alsalar, reklamının dibine yerleştiriyorlar #mesajlarını...


"Acaba bu hashtag altından bir takipçi düşürür müyüm" düşüncesindekiler ile o marka lovemark'ı olanlar dışında direkt marka içerikli bu hashtag'lere çok rağbet olduğunu düşünmüyorum. Twitter üzerinde bu hashtag'ler üzerinde gezinmemin sonuçları da bu doğrultuda. Hangilerine rağbet var derseniz, markanın kendini açıkça hissettirmediği, (hemen) herkesin ilgi gösterebileceği hashtag'lere... Örneğin Coca-Cola'nın diğer mecra çalışmaları ile de desteklediği #birmilyonneden gibi. Aslında buradaki kritik noktalardan biri de "diğer mecra çalışmaları ile desteklemek". Belki herkesin her hangi bir şey için bir milyon nedeni olabilir ama mutluluk ve iyilik gibi duyguların nedenleri çok daha ilgi çeker ve çalışmayı bunlar üzerine konumlarsanız da hedefe ulaşmanızın daha kolay olması kuvvetle muhtemeldir. 

Twitter'ın fikir önderleri! fenomenlerin kullanımı var bir de. Bu konu özelinde önceden de bir yazı yazmıştım. Kısaca yinelemek gerekirse, buradaki öncelikli sorun da "samimiyet". Fikirlerine değer verdikleri kişilerin paylaşımları, takipçileri için elbette ilgi çekici olabilir. Ancak bu paylaşımın maddi bir menfaate oturtulmuş olması, yalnızca markaya değil, onlara da zarar verecektir. 

Aslında markaların, mecranın da doğası gereği hashtag kullanımlarında akışına bırakmaları iyi sonuçlar doğurabilir. Mecra sakinleri tarafından oluşturulmuş trend konular hakkında tweet'lemek gibi yani. Fakat özellikle ülkemizde Eğilimler (Trends) listesindeki başlıkların çok büyük ağırlıkta spor - siyaset ve beliebercı/directionercı hegemonyası altında olması bu kullanımı olasılık dışı bırakıyor. Yine de örneğin #savaşahayır gibi uzunca bir süre trend listesinde kalan hashtag'leri de göz ardı etmemek lazım.

Popülaritesi devam ettiği sürece markaların twitter'da bir çok yeni çalışmasına rastlayacağız kuşkusuz. Markalar ve ajanslarının bunun  üzerine sürekli kafa yorduklarına eminim. Savaşta her yol mubahtır düşüncesi ile birbirlerinin hashtag'lerine, destekli tweet'lerine (promoted tweet/trend) angaje olma yoluna gidecekler dahi olabilecektir bir gün. Bunun üzerine de biraz kafa yoralım o zaman.

Bu noktada akla ilk gelen şey dilimize tuzak pazarlama, sinsi pazarlama olarak girmiş olan ambush marketing. Bildiğiniz gibi, ambush marketing, özellikle büyük spor organizasyonlarında, organizasyona veya organizasyondaki yarışmacılara sponsor olmadan (maddi bir destek  vermeden) sponsor algısı yaratmak şeklinde karşımıza çıkar. Londra 2012 Olimpiyatları esnasında bu konu üzerine de bir şeyler karalamıştım. İlgilisi için o yazıyı da tavsiye ederim. 

Markalar bu tartışmalı pazarlama stratejisini, twitter'da da uygulayabilir mi? Örneğin yazı içerisinde de geçen #birmilyonneden harekatında rakiplerin var olması! Belki bu denli marka ile özdeşleşmiş ve diğer mecralarla da desteklenen bir hashtag altında bunu yapmak akıllıca değil. Fakat henüz sahibini açıkça gün yüzüne çıkarmamış bir hashtag, bir promoted tweet, bir gün rakip harekatı olarak algılanırsa buna şaşırmayacağım. Başta da dediğim gibi, akıl oyunları bunlar... Etik kısmını da mümkün olduğunca zedelemeden, yaratıcı harekatlar görebileceğimizi hissediyorum. 

En iyisi bekleyip görmek; biz izlemeye devam edelim... 

Yazıyı da son zamanların en iyi twitter uygulamalarından olan #SKYREC ile bitirelim. Videosunu aşağıda izleyebilirken, An Idea To Be Retweeted diyerek sundukları çalışmalarına şu linkten de göz atabilirsiniz.     


Hiç yorum yok: