Daha
doğduğumuz ilk andan itibaren ihtiyaçlarımızı karşılama eğiliminde oluşumuz
gerçeğiyle birlikte dünyanın var oluş tarihi ile girişimcilik olgusunun var
oluş tarihinin aynı ana denk geldiğini söylemek yanlış olmaz. Klasik ifadesi
ile kıt kaynaklarla sonsuz ihtiyaçlarını karşılama çabasındaki insanın, bu
ihtiyaçlarını karşılamasındaki en büyük yardımcılarındandır girişimci.
En ilkel hali
ile ellerindeki varlıkları karşılıklı olarak değiştirerek ihtiyaçlarını
karşılayan; her biri girişimci olan insanların oluşturduğu sistemden; nüfusun
artması, iş paylaşımı gerekliliği ve en nihayetinde paranın icadı ile birlikte
girişimciliğin toplumda ayrı bir görev tanımı kazandığı ve uzmanlık
gerektirdiği sisteme geçildi. Elindeki varlıkları daha akılcı kullanarak
girişimcinin temel kaynağı olan sermayeye sahip olmaya başlayanlar tarafından
geliştirilen girişimciliğe bankacılık faaliyetlerinin eşlik etmeye başlamasının
ise, sermayenin eşsiz kaynak olma parıltısını azaltırken, sermayeyi de daha
değerleştirdiğini söylemek gerekir.
Günümüz
piyasalarında girişimci olarak var olma motivasyonundaki kişilerin yalnızca
sermaye ile hareket edebilmesi neredeyse olanaksızdır. Sonsuz bir sermayeye
dahi sahip olsa, piyasanın dinamikleri bir girişimcinin mutlak suretle
bankacılık hizmetlerinden yararlanmasını gerektirir.
Melek
yatırımcı, kickstarter gibi oluşumların var olduğu günümüzde, girişimciliği
sermaye/para özelinde ifade edebilmek çok yetersiz olmakla birlikte diğer tüm
motivasyonları sağlamış ve girişimcilik yolculuğuna çıkmış olanların bankacılık
hizmetleri ile olan ilişkisindeki başarısı, toplam başarısını da
belirleyecektir. Bu nedenle banka ve girişimci ilişkisi, üzerinde önemle
durulması gereken bir konudur.